Her yeni günün bir hediyesidir doğan güneş. Güneşle gelen o gökyüzünün tertemiz mavisi. Göremiyoruz azizim, bizler bize sunulanı göremiyoruz. Arafta takılı kalmışız, günün ne getireceğini bekler halde olmuşuz plansızca, umarsızca dikiliyoruz hayatta.
Gelen her sıkıntıyı sadece bizde varsayıyor, olabildiğince zindan ediyoruz kendimizi kendimize. Dünya bir bizim etrafımızda dönmüyor ki ya da her gelenin bir sınav olduğunu ne çabuk unuttuk. Her kapının aynı olduğunu ama yaşananların farklı olduğunu hiç mi getirmeyiz aklımıza? Batırmışız dibine kadar kendimizi istemediğimiz her şeyin içine. Belirsizlikler yüzünden istemediğimiz işleri yapıp, yıllarca kendimize eziyetler etmedik mi? Yaşım kaç oldu artık, diyerek saplanıp kalmadık mı, bizden çok uzak toplumların içine? Ne yaptıysak kendimize, yine biz bize yapmadık mı kötülüğü?
“Her bitiş, yeniden başlamak için bir bahanedir.” Şimdi duyar gibiyim… “Demesi kolay!” E, kolay elbet. Kendini bu konuda yetiştirmeyi bilen için, gelenin bir sınav olduğunu unutmayan için, sıkıntıların tüm dünya insanı adına var olduğunu idrak eden için, yeniden başlamanın yaşı olmadığını kabul edenler için… Ama biz bu kolay çözüm yerine ön yargılarla, çevrenin ipe sapa gelmez yorumları ile dolup taşmışız. Mutsuzluğu bizler seçiyoruz, farkında değil miyiz? Önümüzde duran seçenekleri denemeyi bırak, denemeyi düşünmekten dahi korkuyoruz.
Atılan ilk adım aslında en büyük adımdır!!! Çevreni sadeleştir, ile başla mesela. Olur olmaz kalabalıkları temizle. Yıllara meydan okuyanları bırak yanında ya da sana yüreği ile bakabilenleri. Korkma karar almaktan ve aldığın kararı uygulamaktan. Evini değiştirmek de bir başlangıçtır aslında. Her gün girdiğin kapının rengini değiştir mesela. Bastığın halı modeli çok aşina olmuştur ya da… Perdenin deseni dahi bakışına ışıktır sabahları ve duvar renklerini de unutmamak lazım…
İşini gözden geçir, desem sakın gülme. En radikal şeklidir hayatımıza yön vermenin. Bir düşün bakalım her gün zorla gitmek zorunda olduğun ve samimiyetsiz bir ortamın akşama kadar ortasında bulunmanın mecburiyeti. Bazen nefes almanı dahi zor kılar, aşılmaz dağlar koyar önüne sen çalıştıkça aşmayı o yükseldikçe yükselir vicdansızca. Bir dene derim, benden demesi.
Hani bahsetmiştim ya yazımın başında da. “Her bitiş, yeniden başlamak için bir bahanedir.” Sen bitişi vereceksin, son nokta senin imzanla olacak daima. Bahaneleri sen bulacaksın, sen yaratacaksın imkânını. Kimse senin için uğraşmaz, kimsenin de sana iyilik yapmasını bekleme. Seni senin kadar düşünebilecek olan tek kişi yine sensin. Lütfen bunu kabul etmekte zorlanma. Herkes bir noktada tek başınadır, eni sonu yalnızdır, kendisidir sadece. Bu sana üzgünlük vermesin bilakis ayakta durman için büyük bir bahane olsun. Benim kendimi tanımlarken kullandığım bir cümle vardır her zaman:
“Tek kişilik kadro” olabildiğin gün tamamsındır azizim…
Makale Yazısı-
Tek kişilik dev kadro…
Yazar Begüm Özdikici - Mesaj Gönder
Yorum yazarak Baba Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Baba Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Baba Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Baba Haber değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Baba Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Baba Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Baba Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Baba Haber değil haberi geçen ajanstır.